Türk gemi inşa sanayinin küresel krizden çok etkilendiği ve tüm dünyada olduğu gibi sipariş almakta zorlandığı bir 10 yılı geride bırakıyoruz. Türk gemi inşa sanayinin bundan sonrası için beklentisi nedir? 2017 Ağustos ayı itibariyle Clarkson Research verilerine göre, Türkiye tersanelerinin sipariş defteri rakamları 24 adet gemi ve yaklaşık 200.000 DWT'dir. Bu rakamların içerisinde askeri gemiler ve römorkörler yer almamaktadır. Ayrıca tersanelerimizin sipariş defterleri incelendiğinde, ticari yük taşıyan gemilerin inşasında geçen yıla göre rakamlarda düşüş olup, tersanelerimizin daha çok askeri gemi, enerji gemileri, kısmen offshore destek gemileri, balıkçı gemileri ve römorkör tipi gemilerin inşasına yöneldiği ve sipariş aldığı gözlemlenmektedir.

2018 yılında da bu tip gemilerin siparişlerinin alınacağı ve inşalarının devam edeceği öngörülmektedir. Özellikle katma değeri yüksek green ve eco gemiler, enerji gemileri, açık deniz destek gemileri gibi gemilerin inşa pazarında ülkemiz tersanelerinin yerini yükseltmek amacıyla uluslararası platformlarda GİSBİR yoğun çalışmalarda bulunmaktadır. Bu yeni gemi inşaların yanı sıra, Avrupa'nın önemli bir bakım-onarım üssü haline gelen tersanelerimiz, bu alanda kapasitelerinin önemli bir kısmını doldurarak faaliyetlerine devam etmektedir. Dünyadaki krizden olumsuz yönde etkilenen Türk gemi inşa sanayinin önümüzdeki dönemde bölgemizdeki ülkelerde yaşanan istikrarsızlıkların sona ermesinden olumlu yönde etkileneceği ve önümüzdeki dönemlerde istikrarlı bir yükseliş yakalayacağı beklentisi içindeyiz. Hazırlıklarımızı ve yatırımlarımızı buna göre yapmaktayız.

Tersane ve gemi yan sanayinin kümelenme üzerine bir düşüncesi var mıdır?

Ölçek ekonomisini öne çıkararak karı artırma stratejileri üzerine bir çalışma yapılması planlanıyor mu? Hükümetimizin destekleri kapsamında, kalan irtifak hakkı sürelerinin 49 yıla çıkarılması ve kiralarının yıllık ciro üzerinden 1/1000'e endekslenmesiyle tersanelerimizin geleceğine yönelik beklentilerin ve yatırımların önü açılmıştır. Bu kapsamda tersanelerimizin finansmana erişme kolaylığı ve kredibilitelerinin arttığı bir gerçektir. Buna bağlı olarak yabancı yatırımcıların Türk tersanelerine olan ilgisinin artacağı ve yerli, yabancı iş birliklerinin ivmeleneceği göz önüne alındığında, gelecek olan gemi inşa taleplerinin büyüklüğüne bağlı olarak gönüllü konsolidasyonların olabileceği değerlendirilmektedir. Örnek vermek gerekirse; özel sektör tersanelerine ihale edileceği bilinen MİLGEM Projesi kapsamında askeri nitelikli iş yapan bazı tersanelerimizin bir araya gelerek ihaleye teklif vermeleri bu durumun önemli örneklerinden bir tanesidir.

BWM (Balast Water Management) ve 2020 kükürt sınırı gölgesinde sektörün beklentisi, fırsat tehdit algısı nedir?

Yeni bir sipariş, tamir dalgası beklenmekte midir? Özellikle (Balast Water Management) BWM konusunda gemi sahipleri, aralarında ülkemizin de dahil bulunduğu gemi inşa alanında faaliyeti gösteren ülkelere, filolarında bulunan gemilere BW Sistemini monte ettirmektedirler. Şu anda bu konuda tersanelerden 30'a yakın gemiye bu sistemin monte edildiği bilgisi alınmıştır. Uluslararası Gemilerin Balast Suları ve Sedimanlarının Kontrol ve Yönetimi Sözleşmesi 08 Eylül 2017 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşme gereği bütün gemiler balast suyu performans standartlarına bu tarihten sonraki ilk IOPP'ye bağlı yenileme sörveyinde uyum sağlamak zorundadır. Bu zorunluluktan dolayı geçtiğimiz dönemde armatörler havuz tarihlerini erkene almışlar, bu da tersanelerimize ilave iş imkanı yaratmıştır. Gemi sahiplerinin 08.09.2017 tarihinden önce gemilerini havuza alıp, bu zorunlu uygulamaya daha geç tabi olabilmeyi amaçlamaları sonucunda 30'a yakın geminin tersanelerimize gelmesiyle ilave bir iş imkanı yaratılmıştır. Yurt dışında halihazırda Türkiye'ye yönelik endişeler olduğu ve Türk sanayicisinin elinde olmayan nedenlerden ötürü pazarlamada güçlükler yaşadığı kulağımıza geliyor. Bu deniz sanayi içinde geçerli midir? Son zamanlarda, yurt dışında ülkemizin ekonomisini olumsuz yönde etkilemeye yönelik dezenformasyon yapıldığı bir gerçektir. Türk gemi inşa sanayine yönelik bu olumsuz algıyı kırmak için GİSBİR ve tersanelerimiz pazarlama ve tanıtım faaliyetlerine her zamankinden daha fazla ağırlık vermektedir. Yurt dışında iştirak edilen fuarlar, toplantı ve etkinliklerde muhataplarımızla birebir görüşmeler yapılarak ekonomimiz üzerinde oluşturulmak istenen bu olumsuz algı yıkılmaya çalışılmaktadır.

Tamamen ihracata yönelik savunma projelerinde gelinen nokta nedir? Platform değil, ekipman bazında da deniz savunma ürünü satışları olmakta mıdır?

Türkiye'nin gemi inşa sanayi başta olmak üzere, son 15 yılda savunma sanayi projelerinde yapmış olduğu yatırım dostlarımızı sevindirmekte, düşmanlarımızı kıskandırmaktadır. Bugün itibariyle Milgem projesi başta olmak üzere her türlü askeri gemiyi milli dizayn ve 70'e varan yerlilik oranıyla yapma imkanına ulaştığımızı gururla söyleyebiliriz. Dünyada bu durumda olan 15 ülkenin içerisinde yer almaktayız. Hükümetimizin büyük destek verdiği savunma sanayi projeleri kapsamında askeri gemi inşalarına yönelik olarak, ilk gemilerin askeri tersanelerde inşası ve müteakiben bunların dost ve müttefik ülkelere ihraç edilebilmesi için askeri gemi inşasının özel sektör tersanelerine verilmesi ile önemli bir adım atılmıştır. Özel sektör tersanelerimizde, deniz kuvvetleri için başarı ile inşa edilen bazı askeri gemiler Türkmenistan ve Körfez ülkelerine ihracatı gerçekleştirilmiş olup, ilgilenen diğer ülkelerle görüşmelere devam edilmektedir. Ekipman bazındaki deniz savunma ürünü satışlarını Aselsan, Havelsan, Roketsan ve diğer yan sanayi kuruluşlarının basın açıklamalarından izlemekteyiz, daha sağlıklı bilginin bu kuruluşlardan alınabileceğini değerlendirmekteyiz.

Gemi sanayi ve gemi inşa sanayiin yeni inşa ve tamirde ihracat beklentisi nedir?

İstanbul İhracatçı Birlikleri (İİB) verilerine göre; 2016 yılı gemi ve yat ihracatı: 972 milyon USD, 2017 yılı Ağustos ayı itibariyle gemi ve yat ihracatı ise 904 milyon USD'dir. 2016-2017 Ocak ve Ağustos aylarının verilerini incelediğimizde, özellikle ağustos ayı verilerinde yüksek oranda artış görülmektedir. Bu durumun en önemli sebeplerinden birinin, yeni gemi inşa siparişlerinin artması olduğu düşünülse de, ortalama bir yeni gemi inşasının 1-1,5 yıl sürdüğü göz önüne alındığında, 2015 ve 2016 yıllarında alınmış olan gemi siparişlerinin, ancak 2017 yılında tamamlanarak teslim edilmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Nitekim, aylık ihracat verileri bazında karşılaştırma yapıldığında ihracat verilerinde artış veya azalış görülebilmektedir. Veriler baz alındığında, gemi ve yat inşa sektörümüzün ihracatının 2017 yılı sonu itibariyle toplam 1-1,5 milyar USD aralığında olacağı beklenmektedir. İhracat olarak ülkemize döviz kazandırıcı bir diğer faaliyetimiz olan bakım-onarım konusunda, 2016 yılında 21 milyon DWT gemi elleçlenerek maksimum kapasiteye yakın yoğunlukta hizmet veren tersanelerimiz, Akdeniz Havzasındaki liderlik pozisyonunu korumaktadır.

RÖPORTAJ: İBRAHİM KOCAMIŞ 7DENİZ DERGİSİ

Editör: TE Bilisim